Connect with us

Güncel

İstanbullu sürücüler yılın 142 saatini park yeri ararken geçiriyor

İstanbullu sürücüler, yılın 142 saatlik bir zaman dilimini şehir içinde park yeri arayarak geçiriyor.b

Published

on

Küresel enflasyon ve tedarik zinciri kesintileri otomobil fiyatlarına yansıdıkça, Türkiye’de vatandaşların mikromobilite çözümlerine yönelik ilgisi arttı. Öte yandan İstanbul gibi metropollerde artan nüfus ve otomobil sayıları, trafik problemi yaşamak istemeyen kullanıcıları daha konforlu ve mobil bir ulaşım biçimi vaat eden çözümlere yönlendirdi. McKinsey verileri, küresel çapta 10 kişiden yedisinin mikromobiliteyi şehir içi ulaşımda kullanmayı tercih ettiğini gösterirken, Türkiye de bu trendi izleyen ülkeler arasına katıldı. Durum böyle olunca, e-scooter ve e-moped çözümleri başta olmak üzere, mikromobilite araçları sunan markalar arasındaki rekabet de arttı.

Konuyla ilgili gelişmeleri değerlendiren Avva Mobile Kurucusu Murat Yılmaz, “Derlediğimiz veriler, son 4 yılda Türkiye’de otomobil fiyatlarına %200 zam geldiğini gösteriyor. Türkiye nüfusunun yalnızca %15’i otomobillere erişebiliyor. Avrupa’daki enerji krizi sebebiyle %15’e çıktığı bilinen enerji maliyetleri, tüketici fiyatlarına da yansıyor ve çok yakında yeni zamların gelebileceği konuşuluyor. Mikromobilite bu noktada hem daha az maliyetli, hem de şehir içi ulaşım konforu açısından avantajlı bir çözüm olarak öne çıkıyor” dedi.

İstanbul’da her otomobil yolculuğunda en az 19 dakika kaybediliyor

İstanbul, Amsterdam merkezli TomTom isimli şirket tarafından yayımlanan Trafik Endeksi’nin 2021 sonuçlarında da ilk sırada konumlanıyor. Verilere göre İstanbul’da otomobille 30 dakikalık bir seyahat yaklaşık 19 dakika daha uzun sürüyor. Bu kaybın yıllık bazda 142 saatlik bir zamana karşılık geldiğini söyleyen Murat Yılmaz, “İstanbul’da bir sürücü, yolculuğunun %15’inde park yeri arıyor. 2020’den bu yana %11 artış gösterdiği bilinen trafik sıkışıklığı seviyesini göz önünde bulundurduğumuzda, İstanbul gibi yolculukların çoğunlukla kısa mesafeler için yapıldığı metropollerde mikromobilite çözümleri kullanıcılar için çok daha iyi bir seçenek sunuyor. Zira e-scooter veya e-moped gibi araçlar uygun noktalara, talimatlara uygun bir biçimde bırakılabiliyor. Bu çözümler, elektrikle çalıştıkları için hayat kalitesi açısından da tüm kent sakinleri için pozitif bir etki oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

“Mikromobilite e-scooter’ın ötesinde bir konsept”

Türkiye’nin ilk mikromobilite markası Martı’nın kuruluş sürecinde teknik yetkili olarak görev alan Murat Yılmaz, bu kavramın e-scooter’ın ötesinde daha çatı bir konsept olduğuna dikkat çekerek, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “2019’da ülkemizin ilk mikromobilite markası hayata geçtiğinden bu yana, üç yıl gibi kısa sürede, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’deki pek çok şehir, çok sayıda yerel markanın küresel markalarla rekabet ettiği pazarlara dönüştü. Bu alandaki şirketler, e-scooter’ların kontrolsüz büyümesinin kamuoyunda sebep olduğu şikayetlerin mikromobilite kavramına karşı bir çekimserliğe sebep olmaması için çalışmalı. Zira mikromobilite, paylaşımlı ve dakikalık araç kiralamadan elektrikli şehir içi otomobillere uzanan oldukça geniş bir kavram. Toplu taşımanın yetersiz kaldığı, otomobillerin kent trafiğini felç ettiği metropollerde hem dakikalık araç pazarının, hem de e-scooter gibi çözümlerin giderek büyüyeceğini öngörüyoruz. Bugün mikroaraçlar, diğer çözümlere kıyasla iki kişi için bagaj alanıyla birlikte çok daha kullanışlı ve konforlu hale geliyor.”