Connect with us

GÜNDEM

Türkiye Paris İklim Anlaşması’nı imzaladı

Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı imzalayan 192. ülke olmasının ardından Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz’e anlaşmanın önemini sorduk. Gürbüz, “Yenilenebilir enerji dünyaya ve ekonomiye katkı sağlayacak. Kömür santralları yerine rüzgâr ya da güneş gibi yenilenebilir kaynaklara geçilmesi zor değil. Elektrikli araçların artması, dizel arabaların azalması gibi gelişmeler yaşanacak” diyor.

Published

on

Türkiye’nin, Paris İklim Anlaşması’na taraf olması için hazırlanan kanun teklifi tüm partilerin oyları ile TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Peki 2015 yılında imzalanan 2016 yılında yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması neden önemli ve hayatımızda neler değiştirecek?

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamında, iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında tüm ülkelerin ortak bir hedefle harekete geçmesini planlayan anlaşma, tüm ülkelerden sera gazı emisyonunu azaltmasını istiyor.

Uzun yıllar Paris Anlaşması için çalışmalar yürüten enerji analisti ve Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz’e, “Paris Anlaşması neden bu kadar önemli?” diye soruyoruz. Gürbüz yanıtlıyor: “Bu anlaşmada her ülke kendi sera gazı emisyonunu nasıl sınırlandıracağını kendi beyanıyla ortaya koyuyor. Hesaplar 2030 yılı hedefiyle yapılıyor. Paris Anlaşması’nın temel amacı tüm dünyada uzun vadeli sıcaklık hedefini 2°C (3.6°F) artış seviyesi ile sınırlı tutmak ve hatta 1.5°C olması için çaba harcanması.”

Bu manzaraya elveda... Türkiye Paris İklim Anlaşması'nı imzaladı

‘TÜRKİYE İÇİN FIRSAT’

Peki Türkiye sera gazı emisyonu konusunda nasıl bir durumda? Türkiye’nin 2012’de 430 milyon ton sera gazı salgıladığını belirten Gürbüz, “Türkiye eğer bu konuyla ilgili hiçbir şey yapmazsa 2030 yılında 1 milyar 70 milyon ton sera gazı salgılayacak. 2016 yılında yapılan beyanda Türkiye, 2030’a kadar emisyonu 930 milyon tonun altında tutmayı taahhüt etti. Yenilenebilir enerjilerin fiyatlarındaki düşüşler ve teknolojik ilerlemeler yüzünden bu çok büyük bir taahhüt değil. Zaten 2019 yılında 506 milyon ton emisyon salgılandı. Türkiye yeşil politikalarla bundan çok daha iyi rakamlara ulaşabilir. Bu yıl Glasgow’da yapılacak zirvede tüm ülkelerden bu rakamları güncellemeleri istenecek ve müzakereler başlayacak” diyor.

Sera gazı emisyonuna karşı yenilebilir enerjilere geçilmesi gerektiğini vurgulayan Gürbüz, “Bu anlaşma sayesinde birçok büyük işletme enerji ihtiyacını yenilenebilir enerjiyle karşılayacak. Enerji sektörü kendini en kısa sürede ve en düşük maliyetle yenileyecek grup. Kömür santralları yerine rüzgâr ya da güneş gibi yenilenebilir kaynaklara geçilmesi çok zor değil. Elektrikli araçların yaygınlaşması, dizel arabaların azalması gibi gelişmeler yaşanacak. İnşaat sektörü sera gazı salınımının azalmasında önemli bir rol oynuyor. Tüm dünya sıfır emisyon binalardan bahsediyor. Bir bina yapıldığında 100 sene ayakta kalıyor. Eğer binaya iyi yalıtım yapılmazsa onun doğalgaz yükü artıyor. Binaların tepelerinde güneş panelleri kullanmak, binanın tükettiği enerjiyi aynı zamanda üretebilmesi çok önemli. Güneş paneli olan bir bina kendi suyunu ısıtıyor, elektriğini üretiyor. Bunlar hep uygulanan, bildiğimiz teknolojiler, iyi bir plan dahilinde Türkiye için büyük bir fırsat dönemi içerisindeyiz. Örneğin Barselona’da yapılan tüm evlerin kendi enerjisini üretmesi şart koşuluyor. Bu değişim elektrik faturalarına da yansıyacak ve hanelerdeki faturalar düşecek” diyor.

‘GÜNEŞ VE RÜZGÂR ÜLKESİ’

Türkiye’nin bir güneş ve rüzgâr ülkesi olduğunu vurgulayan Gürbüz, “Türkiye’nin dünyadaki emisyon salınımındaki payı yüzde 1. Her ülkenin kendi önünü süpürmesi bekleniyor. Türkiye’nin gelişmekte olan bir ülke olduğunun farkındayız ve çok acımasız önlemler almasını beklemiyoruz. Ama bu tedbirlerin alınması ülke ekonomisine büyük fayda sağlayacak. İklim bize fosil yakıtlardan uzaklaş diyor, yani petrol, kömür, doğalgaz. Zaten Türkiye bunların çok önemli bir bölümünü dışarıdan alıyor. Bunlar yerine rüzgâr, güneş, biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanırsak, yeşil hidrojen gibi yeni teknolojiler eklersek dışa bağımlılığımız azalacak, ev ekonomisine kadar yansıyacak. Paris İklim Anlaşması’yla Türkiye büyük bir yükün altına giriyor gibi davranılıyor. Biz bir petrol ülkesi değil güneş ve rüzgâr ülkesiyiz” diye konuşuyor.