Connect with us

SAĞLIK

Dikkat, tehlike büyük! Damacanalardan sonra şimdi de biberonlar…

Bebeklerin beslenmesinde kullanılan biberonlar, içerdikleri maddeler nedeniyle tehlike saçıyor. Peki anne babalar ne yapmalı?

Published

on

Plastik ürünler artık hayatımızın her alanında yer alıyor. Mutfak eşyalarından gıda ambalajlarına, beyaz eşyadan deodorant ve diş macunlarına kadar her üründe plastiğe rastlıyoruz. Plastiklerin bu derece hayatımızın içinde olması, sağlığımız açısından risk oluşturuyor.

İçtiğimiz suyun, plastik şişe ve damacanalarda nasıl zehre dönüştüğünü oldukça detaylı bir şekilde aşağıdaki haberimizde incelemiştik.

Bilim insanları bu kez de ebeveynlerin kâbusu olacak bir araştırmayla plastiklerin zararlarına dikkat çekti. Uzmanlara göre, bebeklerin mama ve süt içmesi amacıyla üretilen bazı plastik biberonlar, içerdikleri maddeler nedeniyle tehlike saçıyor.

Dublin Üniversitesi’nde yapılan araştırmada bir plastik çeşidi olan polipropilen maddenin kullanıldığı biberonların ısıtıldığında ve çalkalandığında saldığı plastik parçacık sayısı incelendi. Bilim insanları, biberonlardan her 1 litre suya yaklaşık 4 milyon mikroplastik parçacık karıştığını ortaya çıkardı.

Sonuçları Nature Food dergisinde yayımlanan araştırmada en dikkat çeken nokta ise piyasadaki biberonların yüzde 70’inden fazlasında bu maddenin kullanılıyor olması…

Biz de Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nde plastik kirliliği ve etkileri üzerine çalışmalar yapan Doç. Dr. Sedat Gündoğdu ve Çevre Mühendisi Serkan Soyuer ile konuyu tüm ayrıntılarıyla masaya yatırdık.

MİKROPLASTİKLERİN YÜZDE 60 CİVARI POLİPROPİLEN KAYNAKLI

Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, polipropilenin şişeleme, ambalajlama ve benzeri birçok amaç için yaygın olarak kullanıldığını, sandalyeden tek kullanımlık damla sulama borusuna, poşetten içecek ambalajına kadar birçok alanda polipropilenden faydalanıldığını vurguladı.

Bu plastik türünün, küresel plastik üretiminin yaklaşık yüzde 20’lik bir kısmına denk geldiğini de ifade eden Gündoğdu, “Bebek bakım ürünlerinde de yoğunlukla kullanılıyor” dedi ve ekledi:

“Sahadan elde ettiğimiz verilerden hareketle, polipropilen diğer plastik türlerine göre daha çabuk parçalanan bir özelliğe sahip. Bu da ambalaj ya da bebek bakım ürünlerinde kullanıldığında neden bu kadar çok mikroplastik saçtığının kısmi cevabı sayılabilir. Daha önce yapılan başka bir çalışmada da insan dışkısında tespit edilen mikroplastiklerin yüzde 60 kadarının polipropilen tipte plastik olduğu açıklanmıştı.”

BİBERONLARIN AĞIZLIKLARINDAKİ PLASTİĞE DİKKAT!

Gündoğdu, “Bu ürünler insanlara genelde sağlıklı, hijyenik gibi kavramlar kullanılarak pazarlansa da hem yaydığı mikroplastikle hem de üretimi esnasında içeriğine katılan kimyasal aracılığıyla ciddi risk yaratıyor” dedi ve bu durumun biberonların ağızlıklarında kullanılan plastik kauçuklar için de geçerli olduğunu belirtti.

“Plastik kauçuk özelliğindeki malzemenin doğal yollardan üretileni de mevcut ancak bunun kullanıldığı bir biberon var mı, varsa da kullanım genişliği ve fiyatı nedir ona bakmak lazım. Düşük gelirli ailelerin ne yazık ki cam biberon şişesi ve doğal kauçuktan ya da plastik dışı zararsız malzemeden yapılma ağızlıkların olduğu biberonları kullanma şansının olduğunu pek düşünmüyorum” diyen Gündoğdu, ortada adil olmayan bir durum olduğunu söyledi.

Sedat Gündoğdu’nun bu konuda altını çizdiği konu gerçekten önemli… Yani sırf ucuz diye hayatın her alanına sokulan plastik, zararları ortaya çıkmaya başlayınca yerlerine sunulan alternatiflerin fahiş fiyatlı olmasına da neden oluyor. Böylelikle Gündoğdu’nun altını çizdiği gibi düşük gelirli ailelerin çocukları daha kötü kalitede ve kötü şartlarda üretilmiş olan biberonları kullanmak durumunda kalıyor.

Peki kötü kalitede olan biberonlar bebeklerde ne gibi zararlara neden olabilir?

Sedat Gündoğdu, “Özellikle BPA, BPS ve ftalat türü kimyasallar (zararlı plastik maddeler) hem anne hem de bebek sağlığı için ciddi anlamda sağlık riski yaratıyor” dedi ve ortaya çıkabilecek sorunları şu şekilde açıkladı:

“Bu kimyasalların çocuklarda büyüme bozukluklarına, hiperaktiviteye ve ergenlik dönemi sıkıntılarına ve hatta zeka geriliğine bile neden olduğu birçok çalışmayla ortaya konuldu. Bu nedenle içerisinde sağlık riski oluşturacak kimyasal barındırmayan silikon, doğal kauçuk ve ağaçtan yapılma ürünlerin kullanımı bebek ürünlerinde gün geçtikçe yaygınlaşmakta. Ancak burada da bu ürünlerin fiyatlarının yüksek olması yaygınlaşmasını önemli ölçüde engelliyor.”

CAM VE METAL BİBERONLAR KİMYASAL BARINDIRMIYOR

Cam şişedeki suların plastik şişedeki suya göre biraz daha az zararlı olduğu biliniyor. Aynı şey cam biberonlar için de geçerli olabilir mi?

Gündoğdu, “Plastiğe alternatif olan cam ve metal biberonlar sadece kimyasal barındırmama anlamında avantajlı değil. Aynı zamanda kaynatarak gerçekleştirilen hijyen işleminde de mikroplastik salma riski de taşımıyor” dedi ve ekledi:

“Ancak suyun ısıtılması esnasında kullanılan su ısıtıcısının plastik olmamasına ve eğer kurutma işlemi yapılıyorsa bunun için kullanılan bezin polyester, sentetik ya da işlenmiş kumaşlardan olmamasına dikkat etmek gerekiyor. Yine biberon içine konulan sıvı gıdanın yapımında kullanılan suyun da kalitesi oldukça önemli. Çünkü sağlıksız diye uzak durulan musluk suyunun yerine kullanılan pet şişe ya da ambalajlı suların sağlıklı olduğunu düşünmek bir yanılsamadır.”Çevre Mühendisi Serkan Soyuer de cam biberonlar için önemli bir uyarıda bulundu: “Plastik biberonları bir süre güneş ışığına maruz bıraktığınızda bile bozulmaya neden olur. Bu durum, içinde su ya da bebek maması bulunan biberon veya su şişelerindeki sıvının kalitesini etkileyeceği gibi, sudaki ya da bebek mamasındaki bakteri oluşumunun hızlanmasına da neden olur. Gözle görülmesi zor bakteri tabakaları meydana çıkar. Bu da insan sağlığı açısından oldukça zararlı. Camlar plastiğe göre daha sağlıklı olabilir. Fakat yine de içinde su bulunan cam biberonun da güneş ışınlarına maruz bırakılmaması gerekiyor.”

BEBEKLERDE ANNE KARINIDAYKEN BİLE MİKROPLASTİK GÖRÜLÜYOR

Mikroplastiklerin artık insan sağlığı için oldukça tehdit edici bir durum olduğunu biliyoruz. Bu durum hangi hastalıkların habercisi olabilir?

Mikroplastiklerin yarattığı sağlık risklerine dair çalışmaların sayısının gün geçtikçe arttığını söyleyen Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, “Özellikle boyutlarına bağlı olarak mikro ve nano plastiklerin her türlü hücresel ve organsal bariyerleri aşabildiğine dair çok sayıda çalışma yayınlandı ve yayınlanmaya devam ediyor” dedi ve geçen yıl yapılan bir araştırmaya dikkat çekti.

“Geçtiğimiz yıl yayımlanan bir çalışmada plasentada yani hamilelik sürecinde rahimde gelişen dokuda, mikroplastik parçalarına rastlandı. Daha sonra gerçekleştirilen başka bir çalışmada da bu plastiklerin kordon aracılığıyla bebeğe transfer olabileceği ortaya kondu. Transfer olan bu plastiklerin etkisi üzerine yapılan çalışmalarda bu plastiklerin çeşitli organlarda birikebildiği ve bunlardan beyne ulaşanların, balıklar üzerinde yapılan bir çalışmadan hareketle davranış bozukluğuna yol açabileceği ispatlandı.”

Serkan Soyuer ise “Mikroplastiklere dair yapılan en son çalışmada 16 ülkede üretilen deniz, kaya ve göl tuzunda mikroplastik olduğu tespit edildi” dedi ve Türkiye’de yapılan bir araştırmayla konuyu özetledi:

“Türkiye’de yapılan araştırmada piyasada bulunan 16 markanın sofra tuzu örneklerinde mikroplastik bulunmuş. Avusturya’da yapılan bir araştırmada da farklı ülkelerde yaşayan deneklerden alınan örneklerde mikroplastik olduğu görülmüş. Mikroplastiklerin canlılar üzerindeki etkileri, bu etkilerin neler olduğu, hangi sistemlerin ve organların etkilendiğinin gözlemlenmesi, bunun sonucunda insan vücudundaki olası durumların tahmin edilmesi artık daha da hızlanmış durumda…”

EBEVEYNLER VE EBEVEYN ADAYLARI DİKKAT!İŞTE 4 SORUDA BİBERONLA BESLENMEDE YAPILMASI GEREKENLERPlastik biberonların bebek sağlığı için zararlı olduğunu artık biliyoruz. İyi kalitede cam biberon ve kimyasal barındırmayan doğal ürünler tercih edilmeli. Peki biberonla beslemede yapılmaması gerekenler neler? Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Didem Büyüktaş Aytaç ile konuştuk.

Biberon ile besleme ne sıklıkla ve nasıl olmalı?

Bebeğin ayına göre “Anne sütü mü, mama mı alıyor, yoksa her ikisiyle de besleniyor mu?” gibi soruların yanıtlarına göre değişir. İlk haftalarda bebekler, her 3 saatte bir 60-90 mililitre, birinci ayın sonunda da yaklaşık 180-240 mililitre mama tüketir.

Beslenme aşamasında nelere dikkat edilmeli?

Cam biberonların kırılma tehlikesine karşı dikkatli olunmalı. Reflüyü engellemek için bebeğin başı 45 derece yukarıda olacak şekilde beslenmeli. Mama, kutusundaki ölçek ayarına göre hazırlanmalı ve sıcaklığı da mutlaka bileğe damlatılarak kontrol edilmeli.

Besleme bitti peki ya biberon temizliği nasıl olmalı?

Beslenme sonrası süt ve mama atıklarının, biberon fırçası yardımıyla musluk suyu altında durulanması gerekiyor. Beslenme öncesi biberonu sterilize etmek için de ayrı bir biberon tenceresi belirlemekte fayda var. Su kaynamaya başlayınca biberonun tüm parçalarını ayırarak kaynar suda 5 dakika boyunca kaynatmak da şart. Sonrasında bir maşa yardımıyla kaynar sudan çıkarıp kurumaya bırakılabilir.

Kullanılan biberonun ucunun da önemli olduğu bilinen bir gerçek. Bu konuda nelere dikkat etmek gerekiyor?

Biberon ucu mutlaka bebeğin damak yapısına uygun olmalı. En önemlisi de biberon deliği, biberon ters çevrildiğinde saniyede bir damla hızında akacak şekilde olmalı. Az akması durumunda bebek yeteri kadar beslenemeyebilir. Yorulup ve sinirlenip beslenmeyi bırakabilir. Çok akması durumunda ise mama akciğerlerine kaçabilir. Bu duruma çok dikkat etmek gerekiyor.