Connect with us

EKONOMİ

TÜSİAD rahatsız

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı bugün İstanbul’da yapıldı. Genel kurul’da kürsüye gelen Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan ve TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumla ilgili hiç de toz pembe bir tablo çizmedi. Özilhan, konuşmasında ağırlıklı olarak hukukun üstünlüğü ve demokrasiden vurgusu yaparken üstü kapalı bir ifade ile yenilenen İstanbul seçimleri için, “Uygulamadaki aksaklıların seçimden sonra değil önce giderilmesi idarenin sorumluluğudur.” dedi. Özilhan, “Hukukun üstünlüğü olmadan hiçbir şey olmaz” ifadelerini kullandı. Simone Kaslowski de konuşmasında, bu sene ekonomide pozitif bir büyümenin zor olduğunun altını çizdi.

Published

on

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan, “31 Mart demokrasi sınavı oldu. Bu sınavda kimin ne not aldığını ileride tarih yazacaktır” dedi.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı bugün İstanbul’da yapıldı. Genel kurul, Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’ın konuşmasıyla başladı.

Sözlerine “Yıllardır seçim maratonlarından hepiniz yorgun düştük. Enerjimizi önünüzdeki 30 yılı konuşmaya derinde yatan sorunları konuşmaya ayırmalıyız. 31 Mart demokrasi sınavı oldu. Bu sınavda kimin ne not aldığını ileride tarih yazacaktır” diye başlayan Özilhan, şöyle devam etti:

“Toplumsal değişimin yakıcı olduğu mevcut iktidar ve liderlerin sorunlarla baş ettiği zamanlarda toplumun önünü açan çözümleri demokrasiler bulur. Seçimlere şaibenin zerresinin düşmemesi demokrasinin en büyük ispatıdır. Hakkaniyetli koşullarda seçim ve seçmen iradeleri demokrasilerin en temel niteliğidir.

“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ OLMADAN HİÇBİR ŞEY OLMAZ”

Uygulamadaki aksaklıların seçimden sonra değil önce giderilmesi idarenin sorumluluğudur. Hukukun üstünlüğü olmadan hiçbir şey olmaz.Ekonomi de olmaz. Demokrasinin ilkeleri evrenseldir. Darbeler tarihine rağmen Türkiye’de demokrasi hep çalıştı. Dilerim tekrarlanacak olan İstanbul seçimleri demokratik olgunluğumuzu sergiler.

Değerli üyeler hepimiz biliyoruz ülkemiz önemli sorunlarla karşı karşıya. Ekonomide dış ve iç siyasette sıkışmış durumdayız Yapısal sorunları ancak uzun vadede çözülür. Endişeler güven kaybına yol açıyor. 2023 hedeflerinden bu yüzden uzaklaştık ve konuşamaz hale geldik. Makro ekonomik dengelerde uzun süredir devam eden bir bozulma var. 2007 de başladı küresel kriz ile derinleşti.

“TÜM KESİMLER ETKİLENİYOR”

Türkiye ekonomisinin gücü sayesinde 10 yıldır tolere edilebilen zafiyet artık tüm kesinleri etkiliyor. Biz bu nedenle ekonomi derken demokrasi, yargı bağımsızlığı, insan hakları, riyakat, ifade özgürlüğü diyoruz ve demeye de devam edeceğiz. Ekonomide sıkıntıları aşmak için önce yönetim sistemindeki sıkıntıları aşmalıyız. Aksi halde pansuman niteliğinde kalır yarayı tedavi etmez. 2007’den bu yana tam 14 kez sandığa gittik. Haziranda bu sayı 15 olacak.

Parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş henüz tamamlanmış gözükmüyor. Bu da her alandaki sorunların üzerine etkin biçimde gidilmesini engelliyor. Bunların yanı sıra bir de toplumsal kutuplaşma var.

“MUHALEFET LİDERİNİN SALDIRIYA UĞRAMASI SİYASİ GERİLİMİ ARTIRDI”

Seçim sonrasında muhalefet liderinin saldırıya uğraması siyasi gerilimi daha da artırdı. İstanbul seçimlerinin tekrar edilmesi siyasi gerilimin bir süre daha devam edeceğinin göstergesi.

31 Martta insanımız ayrışma değil birlikte hareket edilmesini istedi ve talebini sandıkta verdiği oyla gösterdi.

Dışarı da Çin, Rusya ekseni giderek etkisini artırıyor. Ülkemiz de bundan etkileniyor. Küresel ekonomik dengelerin doğuya kayması ekonomik ilişkilerimizin ister istemez doğuya kaymasına yol açıyor.

Ekonomik olarak güçlenen ve siyasi istikrarı sağlayan Türkiye’nin dünyadaki konumu da sağlamlaşır. Güçlü bir ekonominin temelinde ise güven vardır. Güveni inşa etmek zordur. Biz ayrışırsak birbirimize güvenmezsek dışarı bize hiç güvenmez.

Sayın Cumhurbaşkanımızın seçimlerden sonra Türkiye ittifakı çağrısının toplumsal uzlaşı açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Hepimiz el birliği yapacağız. Bu el birliği ile hem demokrasiyi hem ekonomiyi güçlendireceğiz. Bu ülkeyi canı gibi seven vatandaşlar olarak bunu başaracağımızdan hiç şüphem yok.”

“BU ÇEŞİTLİLİK VE DERİNLİK SAYESİNDE ÜLKEMİZİN MENFAATİNE OLAN PEK ÇOK GÖRÜŞ KARŞILIK BULUYOR”

Daha sonra mikrofona, TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski geçti. “TÜSİAD bünyesinde 700’e yakın üyesiyle 4500 şirketi temsil ediyor. Çalışma gruplarımızda 3000 civarında uzman ve yönetici yer alıyor. Bu çeşitlilik ve derinlik sayesinde ülkemizin menfaatine olan pek çok görüş karşılık buluyor. Sürdürülebilir kalkınma için dünya ile entegrasyon hukukun üstünlüğü yüksek demokratik standartlar geliyor” diyen Kaslowski, şunları kaydetti:

“BU SENE POZİTİF BİR BÜYÜME ELDE ETMEK KOLAY OLMAYACAK”

Uzun bir süredir seçim atmosferi içinde hareket ediyoruz. 31 Marttan sonra seçimsiz bir dönem olacağını ümit ediyorduk. Ancak yerel seçimler İstanbul’da yenilenecek ve seçim ortamı 3 ay daha uzayacak. Bu sene pozitif bir büyüme elde etmek kolay olmayacak. Son iki senede 4 seçim reform ve makroekonomi gündemine odaklanılmasını zorlaştırdı.

“TATSIZ GELİŞMELER YAŞANIYOR”

Küresel arka planda değişimler var. Ticaret savaşları, keyfi yaptırımlar gibi olumsuz tatsız gelişmeler yaşanıyor. Değerli konuklar ülkemiz son yıllarda olağanüstü sorunlarla karşılaştı. Bugün terörle mücadelede büyük başarılar kazanıldığını görüyoruz. Dış politikada zorlu süreçlerin eşiğindeyiz. S400 ve Doğu Akdeniz konuları karşımızda duruyor. Bu konular ekonomimize olumsuz yansıyor.

“AB İLE İLERLEMEYE İHTİYACIMIZ VAR”

Ülkenin pusulasını, AB üyeliğine ayarlamalı ve o yönde ilerlemeliyiz. Biz AB deyince demokrasi, hukuk ve refah anlıyoruz. En önemli ekonomik partnerimiz olan AB ile ilerlemeye ihtiyacımız var. Elbette her türlü işbirliğinde milli çıkarlarımız doğrultusunda çalışmak esastır.

Değerli üyeler güvenlik olgusu iç ve dış güvenliği sağlamakla sınırlı değil. Ekonomik güven de var. Ekonomimizi doğrudan veya dolaylı etkileyebilecek tüm kurumlarımızda şeffaflık ve liyakat sağlanmalıdır.

Belirsizlik yatırım ortamına zarar verir. Yatırım iştahını azaltır. Türkiye’nin ciddi bir dış borcu var. TL’nin ciddi değer kaybı, borcu daha da ağırlaştırdı. Güveni sağlamak için alınan önlemlerin süratle hayata geçirilmesine ihtiyaç vardır.

Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda dış borç hala yüksek enflasyon istenilen noktada değil. Rekabet gücümüzü artırmamız gerekiyor. Reformların hızla başlaması gerekli. Bu reformlar orta vadeli sonuçlar verse bile kısa vadede güven sağlamak için önemli.”